Dargın mahkum idam sehpasında
Bu mektup idam sehpasındaki bir mahkumun son anlarıdır.
Suçu belirsiz,cezası ölüm,son arzusu ise bir yudum aşktır.
Neden asılacağı değil, nasıl asılacağı konuşulmaktadır.
Kefensiz toprağa verilecek,ardından bir dua okunup terk edilecekitr sonsuzluğa.
Onu ölmek değil,anlaşılamamak üzmektedir.
Kendini,içindekini,sevgisini yani suçunu anlatamamak üzmektir.
O idamıda göze almıştır sürgünüde ömür boyu hapiside.
Fakat o anlaşılmamayı kabullenemez.
İdam ilmiğini kendi geçirir boynuna,
Celladına boyun eymez.
Ölecekse eğer kendi ölmelidir.
Ayağının altındaki sehpayıda kendi itecektir
Atacaktır kendini boşluğa.
Son nefesini çocuksu bir temessümle verecektir celladın karşısında.
O sadece sevdiğinden küçücük bir tebessümün sebebi olmasını istemiştir.
Sevdiği bu isteği reddetmez ve son kez de olsa mahkumun gülmesini sağlamıştır.
Ölürken gülümsesede dargındır geçmişine.
Lugatındaki sözcükleri bir türlü çevirememiştirler günümüz diline.
O yüzyıllar öncesinin mahkumudur.
Yüz yıllarıdr devam eder kavgası , devam eder sevdası.
Leyla ile mecnunla doğmuştur,
Aslı ile keremle filizlenmiştir
Tahir ile zührede çiçek açmıştır.
Ama o yeni bir ad koyamamıştır sevdasına.
Sonu idamdır, sonu ölüm...
Kurtuluşu yoktur.
Leyla aslı ve zühre bir olmuş hükmü vermiştir.
Oda çaresiz kabullenmiştir cezasını.
Son anlarını yaşamaktadır.
O beyaz giysiyi giymiş ellerini kendi zincirlemiştir.
Ve ilerlemiştir 10 metre ilerisindeki idam sehpasına.
Eğilerek kendi çıkmıştır idamın son adımına.
Çocuksu bi tebessümle bakmıştır tam karşısındaki cellat kılığındaki sevdiğine.
Elleri zincirli geçirmiştir ilmiği boynuna.
Elveda deyip atmıştır adımını boşluğa..
Elveda...
firaarii